Tut elimi hedef kitle olalım

Bu kadar samimi olmamalıyım.
Ben kitlelere uymayı sevmem, kitlelerin bana uymasını da.
Kimsenin peşime takılmasından hoşlanmam kimsenin de peşine takılmam.
Toplumsal hareketlerden kalabalık ortamlardan hazzetmem.
Herkesin baktığına kafamı çevirmem, herkesin durduğu yerde ben yürürüm.
Hatalı mıyım?
Galiba çoğu kimseyle anlaşamamam bu yüzden.
Konuşmayı pek sevmem, profesyonel dinleyici sayarım kendimi ama duyduklarımı da pek hatırımda tutamam, konuşmanın çoğu vakit beyhude olduğunu düşünmüşümdür, kimseye faydası olmayacak şeyler söylemekten korkarım, hayatımı paylaşmam pek kimseyle başımdan geçenleri gevezelik olsun diye anlatmam, çok yapan var bunu öyle demeyin, konuşmadan dahi yaşanabileceğine bile kendimi inandırmıştım bir zamanlar, artık o geçti tabi, ama ben, anlatmak istediğim çok şey olsa da, emin değilim anlaşılmak istediğimden.
Severim kendisini, elif hanımefendi...ah..
Sonra ben, ne Mevlana'yı dinlerim, ne Meriçi.
Olduğum gibi görünürüm, göründüğüm gibi olurum ancak belli zamanlarda; olmak istediğim gibi görünürüm olduğum gibi değil, ama sadece iktiza ettiğinde. Seviyorum kurmayı devrik cümle.
Bukalemun misali renk değiştiririm hayatta, sevdiklerimin sevmediklerimin yaşadıklarımın yaşatıldıklarımın gördüklerimin gösterilenlerin inandıklarımın inkar ettiklerimin karşısında yanında bazen.
Bazen de anlaşılmaz konuşurum kimse çözemez ne demek istediğimi ben bile zorlanırım anlatmak istediğimden dahi şüpheye düşürür beni.
Dünden dolayı pişmanımdır her gün bir önceki günden dolayı pişman olmak gerektiğini derim de kendim zerre nasiplenmem bu fikirden, boş geçiririm günlerimi, aslında tamamlanmamış projelerin, havada kalmış fikirlerin, sonu getirilmemiş heveslerin ve de en çok altında ezildiğim hayallerimin pençesindeyim ve bunlardır beni zorlayan.
Yolda giderken gelir aklıma hep iyi fikirler yazmadığım için unuturum zihnime güvenirim ama zaten o hep beni yarı yolda bırakır. Anlık kullanımlarda iyidir de geçmişe dönük pek faydalı kullanamam, ne de çok gereksiz şeyleri tutar ben istemeden, istediklerimi ise zorlasam da hatırlayamam.
sonra dünyanın bin bir hali var... Yarın çok geç...Bugün Allah için ne yaptın? Çalış senin de olur... Olmadı deme... Denemekten yoruldum... Peki ben ne zaman? Düşünmek korkutur, niye korkutsun, üzer sadece... İstanbul ne olacak? Ne olacağını bilen var mı? Kimdim ben, katil ve kurban...Peki elif şafak kim? Hatırlamıyorum..
Ben bunları nasıl ezberledim? Neden aklıma her geleni yazmak zorundayım kelimelerle oynamak zorunda mıyım başka oyuncak bulamazmısınız bana ? soru eklerini bile ayıramaz hale geldim ne olur yardımcı olun memedali bey, azcık kaldırın, biraz daha, Allah belanı versin memedali, çarkıfelek sizin için dönüyor.
Feleğin çarkları sizin için dönüyor azizim, çarkın dişlileri arasında sıkışmışız herhalde kendim için değil makine için kaygım yani çalışmasına engel olmayalım sonra bu gemi nasıl gider, batacağını bildiği gemiye biner mi insan hem?
Ey inananlar, insenize. Bir şeyi de söylemeden yapın yahu.

Ah Oğuz, biz de küçük burjuvanın Pazar ayini ile mutlu olan insanlar olamaz mıydık? O zaman utanmazdım ben de böyle şeyler yazdığıma, utanıyor muyum? Sadece ruhumu çıplak hissettiğimden.
Aslında rahatlamanın yolu inanmamaktan geçiyor bekli de, inanacak hiçbirşeyin yoksa hayatta tüy gibi hafifsin, her an uçmaya hazır.Bu şekilde dahi varolduğumuz için memnunuz, olmak ya da olmamak derken şaksiper, biz olmak ile ölmek arasında iki nokta ile açıklanabilecek bir farktan bahsediyoruz burada. Siz bu satırları okuduğunuzda ben çoktan yazmış olacağım, belki de çoktan olmuş olacağım, çünkü gerçekten hamım. Pişmek mümkün değil yanmak hayal bile olamaz. Biliyoruz ki; başkalarıyla yan yana gelip bir şekil oluşturmadıkça yıldızlar, farkedilmek için göğün en parlağı olmaya muhtaçlar.
İşte burada ekran kararır.
.
Kestik çocuklar, bu sahneyi tekrar alıyoruz. Olmadı yine. Hem boşverin şimdi bunları, dünyanın yuvarlak olduğunu biliyor muydun Fisomata? Bilmek istemezdim ama öğrenmiş bulunduk artık ne yapalım. Düz olsa daha iyi olurdu gibi sanki. Bir köşeye geçer saklanırdık beraber, şimdi her yanımız açıkta, her yandan boşlukla çevriliyiz. Ben burada ne sobeleyebilirim, ne de çanak çömlek patlatabilirim. tek çare görünmez olmak. Merhaba ben görünmez adam. Ben de görünmez kaza, hay Allah! Pardon görmemişim… beş duyu çok aslında. Mesela gördüklerimizden, duyduklarımızdan ya da söylediklerimizden muaf olsak olmaz mıydı Portuç? gördüm, ama rüya! Duydum, ama yalan! Söyledim, ama gerçek! Ha-ha, alışkın değilsin değil mi Haşmet? Her zaman yazının bir yerine bu efekti yapıştırmak istemişimdir. Ha-ha. Çok da hoş oluyormuş yahu. Ha-ha. Tutamıyorum kendimi. Ha-ha! Sürekli gülüyor efendim durduramıyoruz. Dur!Duramıyoruz! Bu bahsi kapamanın vakti geldi artık kim ne kadar koyduysa ortaya, hadi hayırlısı, hoop: dubara. Hiç şaşırmadım!