fragment

-aç kapıyı!
-....(uff gene geldiler bak)
-aç, içeride olduğunu biliyoruz sefil yaratık!
-....(sefil mi, kapıdan o aynayı kaldırmalıyım)
-aç yoksa kırarız!
-....(biliyorum canım, şimdiye kadar da çok kırdınız zaten beni)
-bak son kez uyarıyorum, aç yoksa zorla gireriz!
-....(kırık bir kapı hayatımda hiçbir şeyi değiştirmez)
-tık! açıldı mı? bu ne be! bu kadar kolay mıydı? kapıya bak, kaba saba görünüyor dışardan, meğer tıklasan açılırmış!
-....(yorumları sessiz yapsanız, benim alerjim var da.)
-ulan sen niye bizi dinlemiyorsun, aç diyoruz di mi kaç saattir? çekil kenara arama yapıcaz..
-…(çok kabasınız, yine de aramaya inanın)
-şikayet var hakkında, burada canavar beslediğini söylüyorlar.
-....(demek birileri öğrenmiş) nasıl bir canavarmış bu, mösyö?
-onu sen söyleyeceksin bize. konuş bakalım. nedir şu canavar meselesi bilelim.
-rica ederim mösyö, canavar filan yok, hiç olmadı, komşuların yanılgısı.
-duyduk diyorlar, içerden korkunç sesler geliyormuş..
-e duymuşlar da görmüşler mi acaba? ya da siz görebiliyor musunuz ki?
-göreceğiz. beyler, siz sağ tarafa, siz sol tarafa, siz aşağıdan, siz yukarıdan bakın, siz benle kalın, siz onunla ince, eee, inceleyin, ince eleyin, sık dokuyun, yarasına dokunun, bu onu konuşturur.
-....(buraya gelen herkes içeride bir canavar değil, akıllı uslu benim olduğumu görür, siz dahil)
-bunlar ne, yerdekiler?
-kitap. (ilk kez görüyor galiba)
-onu biliyoruz, neden yırtılmış sayfaları nerede bunun, bu, bu diş izleri de ne? yoksa?
-....(yemeğin ortasına geldiniz)
-kanıt bu işte! bununla beslediğin belli o canavarı? şimdi hemen nereye saklandığını söyle!
-....tamam, siz girer girmez dışarı çıktı. camdan.
-nasıl? neden? aşağıdan bakanlar, siz dışarıda devam edin araştırmaya, bulun onu.
-....(benden başka herkesten kaçar nasıl anlatayım sana)
-neden kaçtı, sen mi attın dışarı?
-yok efendim ne münasebet, yabancıları sevmez ondan, ya benle ya hiç, huyu böyle.
-o zaman suçlamalar doğru. burada beslediğin bir canavar var?
- ya o canavar falan değil mösyö, görseniz seversiniz siz de, dünya tatlısı bir yaratık, bir eşi daha yok, ah keşke gösterebilsem size ama.
-o halde gel bakalım, belki merkezde anlatmak istersin.
-merkeze mi gidiyoruz? Yoksa dünyanın merkezine mi?
-evet, dünyaya karşı bir suç sayılıyor bu, ve dünyanın merkezine gideceksin. sıcaktır, terletmeyecek bir şeyler giy.
-anladım....(ben hep anladım zaten, ama siz?)
-gidelim!
-şapkamı alayım geliyorum…