ne bu şiddet bu celal pir!

Ve televizyonda gördüğümüz her şey reklamdır.
çikolata reçel ve bilumum gıda reklamında lav gibi akan karameller, ballar pekmezler vardır.
bir de avon ürünleri kullanıp kendinden yirmi yas küçük erkekleri ayartarak sevinen kadınlar vardır. Hah işte onlar. Sağlıklı saç dediğin, tuttun mu gelmez, mutlaka düz olur, koyulduğu kabin seklini almaz.
Sakızları sadece mankenler ya da manken gibi kızlar çiğner, çiğnerken ağızlarını açmazlar.
Reklamda bir aile oynayacaksa mutlaka çekirdek aile olmalıdır, daha kalabalıklar bizden değildir.
Halı reklamlarını arabesk fantezi şarkıcıları sunar, çünkü hali arabesktir. halıdan pop olmaz.
Erkekler yanaktan öpülmek için tıraş olur, tıraş olmayan erkek dudaktan öpülür.
Çikolata hiç bir işe yaramıyorsa haz verir, bugün çikolata yiyerek hazzın doruklarına ulasan kızların sayısı on binleri buldu diyorlar, çikolata ile kız tavlayanların yalancısıyım.
Çocuklarının yoğurtla boyunu uzatmaya çalışan ebeveynler, aynı şekilde bisküvi yedirerek çocuklarını daha akilli yapmaya çalışırlar.
Zaten bunlar tamamen sonradan kazanılan niteliklerdir, bilhassa zeka.
Ben mesela zeka küplerinden hiç yemedim, bu sayede buradayım.
Mideye ve damağa hitap eden ürün reklamları mutlaka mutluluk üzerinedir, kahve gibi.
Ya da insanlar yapacak başka bir şey kalmamış gibi bir nuga barın peşinde koşarlar. oysa alan kişi için çikolata çikolatadır yani ne kadar farklı olacak sanki?
Abur cubur konusunda üreticilere hak vermemek elde değil çünkü çaresizler, çünkü yüzlerce ürünleri var.
Ve ben galiba reklam gibi gereksiz şeylerden bahsediyorum.
En iyisi susayım da susuzluğumu dinleyeyim, belki farklı bir şeyler söyler.