Meçhulü noksan muadele

Burada yağmur yağsa bile orası yine kalabalık her zamanki kuruluğundan, işte bak onlar çok güzel eğleniyorlar uzak değil, hayat ne de güzel mesela eller havaya yapıyorlar müzikle beraber çılgın olmalı, ah eller alsın o elleri bedelsiz, eller havaya diyorlar kaygısız ama sen yapamazsın bilirim, yapamazsın çünkü senin ellerin banadır ancak inanırım, ve eğer havaya kalkacaksa beraber kaldırırız değil mi bebeğim, ziyadesiyle ince düşünürüz birbirimiz için kaldırırız, ancak o zaman hakkını veririz o ellerin. Onlar doyasıya eğleniyorlardır orası kesin, yakın çevrede ciddi insanların olmasından yakınıyorlardır muhakkak, zira onlar keyiflerini muhafaza ettikleri yerde bulurlar her daim, gürültü artarken orada müzikle beraber başlarını sallarlar, ama sen yapamazsın bilirim, çünkü o dik duran başını omzuna yaslaman gereken biri vardır elbette, ve o da şüphesiz ellerini uzattığın yerdedir.
İşte bu düşüncelerle kapattığın gözlerini yeniden açtığın zaman kendini olmak istediğin yerde bulacağını umarım. Sen de benzer bir umutla gözlerini açarsın, hava güzeldir ama kimsecikler yoktur etrafta, daha gelmemiştir belki, belki de yoldadır, belki daha zamanı boldur, belki dünyayı sırtlanmıştır yükü azdır, belki dünyayı bırakmıştır yükü çoktur, geldiğini biliyordur onun için acelesi yoktur. Zaten sabır bunun için icad edilmiştir bilirsin, bekleyenler ve devam edenler için sürekli akıllardadır. Sonunda hasta sabahla buluşmuştur, taze ölüler mezarlarında kurulmuştur, şeytan bütün günahlarına kavuşmuştur, belli ki bunca şiirden sonra artık o da adımlarını sıklaştırmıştır, zaten muhakkak ki kendisi yola en hızlı adımla başlamıştır.
Günleri geçirirken hakettiği kıymeti verdiğin vaktini roman kahramanlarının değirmenlerinde öğütmemek için bir kitap alırsın eline, okumayı sevdiğindendir. Beklemeye devam ederken aynanın karşısına geçip en güzel elbiseni giyinirsin, hiçbir terzinin dikmeye muvaffak olamadığındandır. Ve yüzünü dönüp pencereye doğru, kitabın sayfalarının arasından sokağı izlersin bir yandan, gölgenin peşinden koşanların mutluluğuna şahit olup, ışığın peşine düşenlerin sıkıntısını paylaşırsın. Tam bu sırada, şehrin bütün kasveti damarlarına sinmiş, ıstırapın rüzgarları ruhunu savurmuş, hayallerini yakıp sonunda yolunu aydınlatmış bir adam, belki yoldadır hala, belki de kayıtsız şartsız teslim olmuştur…

Biz ayrı rüyaların insanlarıyız bebeğim

Ülkelerin sınırları, haritalarda göründüğü gibi yanyana dizilmiş kırmızı damlı uzun binalar ve bunların arasına yerleştirilmiş bulunan kırmızı damlı gözetleme kuleleri ile belirlense bile; bazı ülkelerin sınırları mezkur kırmızı damlarla çizilmez, ve onlar dünyada sınır tanımayan hükümdarlara sahiptirler,
bu ülke gibi.

bir filmi yakin izlemek

Eğer çok saygıdeğer müdürümüz okul bahçesinin ortasına bir hitchcock heykeli dikip altına altın harflerle “hayatta en hakiki mürşit filimdir” diye yazmasaydı hayatta sinemaya bu kadar yakın alaka göstermezdim, ve eğer pek sevgili sınıf öğretmenimiz derslerde “filim çin’de dahi olsa gidip izleyiniz” deyip ardından sevdiğimiz yönetmenleri bize cümle içinde kullandırmasaydı cümle alem içinde kurosawa’nın japon olduğunu ilan edemezdim. Filmlerde alt-okuma denen şeyi anlatmasaydı en sevdiğimiz rehberlik öğretmenimiz, sub-haneke okumalarında dikkat etmemiz gereken en önemli unsurun; uzun planlarda yönetmenin ustaca yerleştirdiği, dikkatli bakanlar için apaçık, fakat itinasız izleyiciler için “caché” detaylar olduğunu, filmin kalanında görmemiz gerekenlere bizleri bunların yönlendirdiğini imkanı yok bilemezdim.
Şimdi bu önümüzdeki, her ne kadar kötü kotarılmış bir film olsa da, filmleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir diye düşünüp, gardımızı düşürüyoruz, rasyonel sayılarla beraber düşünüyoruz. Ve dahi, ey güzel izleyiciler, hüsnünüze saygı duyduğumuz kadar hüznümüze de saygı duyulmasını bekliyoruz. İştirak ettiğimiz festivalleri bir kenara bırakalım, çünkü güzel film izlemek yetmez, izlediğimiz filmleri ameliyata götürmek ve üzerlerinde düşünmek, üzerlerine düşmek ve yanlarında bulunmak gerekir. Zira ben ne filmler gördüm, içlerinde düşünceler yok; ne düşünceler gördüm, üzerlerine filmler yok. Ama hepsi bir tarafa, çok sevgili yönetmenim, bir film ilk izlendiğinde anlaşılıyorsa film değildir ya, filmen und fotografieren ist verboten olsa dahi ben yönettiğiniz filmleri yakınen izlemekteyim.