Ah doktor Frankenştayn, beni bir tek siz anlarsınız..

Koşa koşa yanıma geldi tulmon, buldum buldum diye haykırıyordu, otur bakalım dedim tulmon önce sakinleş, yavaş yavaş anlatırsın, nedir bu kadar heyecanlandıran seni, dedim, mutluluğun formülünü buldum, dedi, ben de küstah gülümsemesi yaparak küçümseyici bir bakışla karşılık vermeyi uygun gördüm. Neymiş o söyle bakalım dedim, sanki bilmiyormuşum gibi. Cebinden iki deney tüpü çıkardı, pakete sarılmış tozları açtı, karıştırmaya başladı. Ölçtü ekledi çalkaladı pembe renkli sıvı bir karışım yaptı. Nihayetinde kalem ve kağıda sarılıp formüller yazdı, sonuçta meydana getirdiği karışımı açıkladı: H9SO7. bir yerden tanıdık geliyor bu ama, dedim, bu başka dedi. Anlamak için herkes gibi salak ol yeter. Of ne terbiyesizsin tulmon dedim, böyle hakaretler etmeni gerektirecek ne var sanki kendine? Hiç, sadece kıskançlığımdan diyerek itiraf etti, oh be.