Gözlerimi kapatmadan düşündüğümdür

Dokuz günlük resmi katilin bugünkü kurbanı acaba hangi koç olacak diye düşünürken bütün ipuçları yine beni işaret ediyor sevgili günlük. Bir türlü yakamı bırakmayan bu paralel katilin, paralel evrenlerle olan karanlık ilişkisi ve her hareketimi potansiyel yazma eğilimleriyle ilişkilendirmesi beni işkillendiriyor. Oysa benim çok fazla zamanım yok ve elimdekiyle yetinebilmek için yeteneklerimi eliyorum, eleğimden geçirdiğim emeğimden bana, onlarca süper kahraman yeteneğimin içinden ancak bir kağıt ve bir mürekkepli kalemden mürekkep bir yazı seti, bir de film bitmeden kurtarılacak bir esas kız düşmesini bekliyorum, istediklerimi hala düşüremedim.
Oysa daha dün rüyamda arabamla giderken bisiklet süren bir kıza çarpıp düşürmüştüm, yoluma hızla devam ederken birdenbire durmuştum, şahsi kanaatimce tüm zamanların en acıklı kız düşürme freniydi, üstelik bu hayaliyle talihsiz kazada, yeterince acı bir fren ile yeterince acımasız bir frenk beyefendisinin güçlerini birleştirmesiyle ortaya on Baudelaire kuvvetinde dev bir canavar çıkmış ve bütün şiirlerini yaralı kızcağızın üzerinde denemişti bile. Oysa aynı rüyanın şaşkın canavarı, kitaplarını bırakıp bunun yerine düşene bir cpr yapsaydı daha iyi olmaz mıydı, kalbin tekrar hızlı atmasını sağlayacak bir suni tenefüse birlikte çıkıp, çocuklar gibi elele tutuşup, zil çalınca sınıfa koşup sıralarına otursalar, öğretmen görmeden sıranın üstüne sır harfler kazısalar, daha güzel yerlere gidebilirdi hikaye.
Lakin hikayeler asla yazıldığı gibi okunmaz, frenk lisanı gibidir, onlarca kelimeden en olmadıkları göze takılır, göze sokulmak istenenler satır aralarında sıkışır. Şimdi yanımda daha dün bir yazıda sıkışmış bulunan bir kelime var, evet sevgili gök, neler hissediyorsun? Sanki biraz kısalmışım, ama daha çok anlam yüklenmişim gibi hissediyorum, yazıda başka anlamlar yüklenmişim ya, meğer ben yüklemmişim, içinde geçtiğim cümlelerde başka fiiile ihtiyaç duymazmışım, tek başıma yetermişim. Buradan beni cümlelerinde kullanacak yazar arkadaşlara sesleniyorum, lütfen yanıma öyle her kelimeyi yakıştırmayın, böyle bulut, yağmur, ay, deniz, kitap gibi şeyleri ben kendime daha çok yakıştırıyorum.