vücut araba, akıl arabacı; arabaya hükmeden, atlar..

Bu ardı ardına eklenmiş kelimelerin yazarı belli ki bunu önceden belirlenmiş bir amaca ulaşmak için yapmamış ardında bıraktığı izlere bakılırsa ağır yaralı sayfalarda kan izleri var yerlerde ayağını sürüdüğüne dair işaretler mevcut belli ki topallayarak yürüyor belki bir ayağı da çukurda öyleyse bu şartlarda onu bulması çok kolay gibi gelebilir gel gelelim şüpheli iyi saklanmış hangi delikte yaşadığına dair elimizde bir ipucu yok ama bir yeraltı sığınağı olduğunu düşünüyoruz insanlardan uzak bir yer seçmiş olması normal ekiplerimiz araştırmaya devam ediyor gerçi bu çevrede bu zamanda bu hayatta saklanacak fazla bir yer yok er yada geç bulunacaktır şu anda halkımızın endişelenmesine gerek yoktur kendinden başka birine zarar vereceğini düşünmüyoruz aklı sağlığı yerinde olmadığından ilginç gelse de hareketlerine uymayınız gördüğünüz anda ise en yakın pastaneye haber veriniz şimdilik bu kadar gelişmeleri daha sonra bildireceğiz teşekkür ederim sevgili basın mensupları hepinize iyi akşamlar diyerek bitirdi konuşmasını müdür benden bahsetti resmen televizyondan izledim ben de bir an durdum düşündüm demek artık burada saklanamayacağım yola çıkayım dedim en yakın istasyonda tren beklemeye başladım çok bekledim gelmedi tren istasyon şefi sonunda dayanamadı usulca yanıma yanaştı evladım dedi sen bekleme o tren gecikir belki hiç gelmez nereye gidecektin ki diye sordu ona ankaraya gideceğimi söyledim o zaman neden zeplinle gitmiyorsun dedi hem daha hesaplı olur senin için ben kendi hesabımı yaparım sana mı kaldı zübük dedim adama kızdım sonra da üzüldüm keşke kızmasaydım dedim ama dönüp de özür dileyemedim çünkü polisin sirenlerini duyunca çok hızlı kaçmıştım tren beklerken siren gelmişti koşarken susadım bir bakkalın önünde su almak için durdum derken bir gazete manşeti baş parmaklarını yanyana getirerek beni beynimden vurdu çok susamıştım eğer siz de susarsanız bir şey anlatacağım susun bakayım hatırlarsanız isviçreli bilim adamları beni bir kuyuya atmıştı işte ben lafı tekrar onlara getireceğim mecburen laf getirip götürmek hiç huyum değildir ama bu çok garip bir olay gazetede okudum ki isviçreli bilim adamları yağmurun insan ruhuna olan etkisi üzerine kırk yedi yıldır sürdürdükleri araştırma sonunda vardıkları sonucu açıklamışlar demişler ki yağmur suyunun çeşmeden akan sudan bir farkı yoktur ve ruhumuz musluktan da beslenebilir bunu duyar duymaz hayratlar içerisinde kaldım etrafım bir anda su sebilleri ve çeşmeler ile doldu oysa bu hiç mantıklı değildi böyle bir şeyi aklım kabullenmiyordu daha fazla dayanamadım ben ankaraya değil isviçreye gitmeliyim dedim havaalanına koştum uçak beklemeye başladım ama gecikti yani rötar yaptı bizde rötar kelimesinin sadece uçaklarda kullanılmasına izin vardır o yüzden kimse ses çıkarmadı ben de zaten gizlice gidiyordum kendimi bagajlayıp yola çıkmıştım nice türbülanslardan geçerek isviçreye gittim çok aradım ama meşhur isviçreli bilim adamlarını bulamadım oranın yerlileri ellerinde baltalarıyla bilim adamı yok filim adamı var diyerek stüdyolardan topladıkları başrol oyuncularıyla beni kovalamaya başladılar çaresiz oradan da hızla uzaklaştım gidip önce su içtim sonra madem buralara kadar geldim şu doktorlara bir görüneyim bari dedim aklı sağlığıma kavuşma isteği doğdu içimde ülkenin en iyi doktorlarının bulunduğu milka hastanesine gittim ama kabul etmediler seni türk hekimlerine emanet etmediler mi evladım diye payladılar beni onlara başımın döndüğünü söyledim bana saat yönünde mi dönüyor yoksa tersine mi dediler açıkça küçümsediler hatta küstahça kendi ekseni etrafında mı dönüyor yoksa güneşin etrafında mı diye sordular sevgili İsviçreli doktorlar ben de dedim ki sizler inanmasanız da başım dönüyor işte bunu söyler söylemez doktolar çılgına döndü ve beni hemen enkanalizasyon mahkemesine çıkardılar hakim birkaç soru sordu bugüne kadar aklın nerdeydi gibi sorular yöneltti ben de dedim ki hakim bey vücut araba akıl arabacı arabaya hükmeden atlar bu yanıtı alan reis bey kararını açıkladı tek celsede aklımdan boşandım aklım serbest kaldı beni ise alıp bir medikal institüşın süsü verilmiş hapishaneye kapatmaya karar verdiler apar topar götürüp bir kafese koydular şimdi gitmek istediğim yerlere nasıl gideceğimi hiç bilmiyorum şu anda hala ordayım ve ziyaretçilerden rica ediyorum kafese yaklaşmayınız uzaktan sevin beni kabuklu yemiş vermek de yasaktır burası bir nevi hapis ama benim asıl hapsim beynimde galiba ve ancak fark edebildik ki deli bile olsa akıl akıldır yeter ki olsun bir tane hem zaten aklımız olmasa ne ehemmiyetimiz var?