Hayatla hayali ayıran, bir kısa çizgiymiş meğer…

Dün aslında bugündü, bugün aslında yarın. Arada ne fark var sorarım size? Günler birbiri ardına acımasızca saldırırken şu savunmasız benliğime, ben hala elime silah alıp karşı koyacağıma, savaşı kazanacağımın hayallerini kurmakla meşgulüm. Sürekli hayal kurmaktan mütevellid hiçbir şey başaramaz haldeyim. Ama kendime bu konuda engel olmayı da hiç düşünmedim, şimdi kafanızı kaldırıp baksanız havada bana ait binlerce hayal balonu göreceksiniz, kendi kendine konuşma balonları bunlar. Tıpkı çizgi romanlardaki kadar yapay ve içi olmayacak kelimelerle doldurulmuş balonlar. Zamanları gelince hepsi birer birer patlayacak, ve içlerindeki hayalleri kelime kelime dökecekler benim üzerime, ben de enkaz altında kalıp ezileceğim zamanında engel olmayıp büyüttüğüm bu hayallerimin. Kurtulma şansım hiç yok, çünkü hayallerimin gerçek olduğunun hayalini bile koydum balonlarımın içine, kocaman bir yığın beni ezmek için bekliyor.
Hayatımızda olamayacak şeyleri hayalimizde istemek gibi kötü bir alışkanlığımız var, düşünerek her şeyi elde edebiliyoruz. Zihnimde bütün kahramanları kitaplardan alıp bir yerde karşıma çıkarabiliyorum. Ben ise bazen öyle bir haleti ruhiye içine düşmüş buluyorum ki kendimi, hayalim hayatımdan daha gerçekmiş, asıl olan düşmüş gibi. Hayaller büyüdükçe hayat küçülüyor karşısında, öyle ki ben bile sığamıyorum içine, mümkün mü acaba ikinci bir kişi daha girsin şu küçücük yere?

Tuna beyine bir bak, gör ne hallere düşmüş,

Meğer yaşadığı her şey kocaman bir düşmüş..


Tek yapmam gereken, bir çizgi çekmek. - .