taşlarında şiir okumak, güzel...

Ben bu adamı tanıyorum yahu mahallenin delisi işte kim olacak sürekli kendi kendine konuşan meczupun biri şimdi taşın üstüne çıkmış konuşuyor diye zannetmeyin ki sizlere hitap ediyor o hep kendi kendine konuşur zaten dikkat ederseniz bastığı taş dik duran bir mermer levhadır üzerinde birtakım yazılar olan ve kendisini ayakta dinlediklerini sanıyor etraftaki benzer taşların şiirlerini okuyor yerlerde kumların perestişle ürperdiklerini sanıyor halbuki burada ne bir anlatan var ne de dinleyen sadece kendi kendine konuşan biri ve kimseyi arayıp bulma niyetinde olmayan basit kelimeler var bugün dönüp arkasına bakınca eski kelimelerini daha çok seviyor çünkü onların hepsini kendi dünyasından çekip çıkarmıştı ama artık durum değişti şimdi onun için kafayı ellerin arasına alıp düşünmenin vaktidir tayfunlar oluyor depremler oluyor gemiler batıyor binalar çöküyor benim bunlara ne gibi bir katkım oluyor diyerek şimdi kafayı duvarlara vurmanın vaktidir sanki birşeylerden pişman olmuş gibi kirli duvarlarda iz bırakma hevesiyle yorularak şimdi kafayı yastığa gömmenin vaktidir birkaç hıçkırıkla geçer gider akşam olur onun için şimdi kafayı iyice bir dağıtmanın vaktidir.