artık muhayyilemi aydınlatsın şu ışık

gecenin en karanlık saati üç. ama karanlığın farkına varmak başka karanlık görmek başka değil mi? gözlerime perde mi indi ne var? benim mi bu göremeyen gözler? yoksa çevremde hiç mi ışık yok gerçekten? ah, biliyorsun ki sadece sen bakışlarınla burayı aydınlatabilirsin, ama tercih etmiyorsun bu yöne bakmayı. ben ise iyice arsızlaştım son zamanlarda, şefkatin ve güzelliğin terbiyesine iyiden iyiye muhtacım bu günlerde. ona buna sataşıp duruyorum, çürümüş fikirlerimle ortalığı kirletiyorum. bugün hava kapalı zaten güneş görünmüyor diyerek kendimi avutuyorum düşünebiliyor musun? saatler geçiyor hava kararıyor, peşinden uzun gecelerin aylak sokak dolaşmaları başlıyor yine. artık sokak köpekleri önümü kesmiyor bile, kenara çekilip bana yol veriyorlar biliyor musun? her teşebbüsümde gecelerde buluyorum kendini, bari şu yüzümü aya çevireyim de ışık vursun ruhuma azıcık diyorum kendi kendime. madem sen yoksun senin yansımanda teselli bulayım istiyorum. gece bitmesin, ay batmasın, eve dönmeyeyim istiyorum. çünkü o karakutu içinde muhayyilemi aydınlatacak bir ışık zerresi dahi yok anlıyor musun? bunu daha fazla sürdüremem, yapamam, süper kahraman bile olsam yapamam, baksana onların bile uğruna dünyayı kurtardığı biri var değil mi? yağmuru haber veriyor bulutlar, ayın ışığı sönüyor, yavaş yavaş. ve ben denizin kenarına gelince duruyorum, gözlerimi kapıyorum, açtığımda burada olur musun?