o tarz bir tiyatro gelsin bu şehre

failürü meçhul cin adetlerimdendir kelimeleri görünmez yapmak, şimdiye kadar kaç adet kelimeyi bu yolla arşın öbür ucuna yolladım hatırlamıyorum, ağaçların dibinde fötr şapkalar ve canayakın kediler biriktirdiğimizi farkettikten sonra, kaybetme kabiliyetinden ziyade geri getirmenin ehemmiyetini kavradım. bana bütün bunları öğreten sevgili dostum tesla, toprağı bol olsun, en güzel akımların toprakta toplandığını bilmenin verdiği huzurla, bugüne kadar doğru akımı yanlış anlayanlara inat, alternatif akımı yarattı ya, in tesla we trust.
beraber uçurtma uçurduğu arkadaşlarına göre clever(çok), ama deli(very) bir adam olan tesla, herkesin aksine bütün akıllı uçurtmalarını rüzgarlara kafa tutarcasına hep en güzel yönde uçurdu. doğruluğu şüpheli ve istenen yüksek gerilimden eser taşımayan, dünyanın bu "general idea" tutsaklığı sebebiyle kendini kaptırdığı, doğru görünümlü yanlış akımlardan bizi döndürmek için elbet, halkımıza alternative akımı hediye etti, hem yazısıyla, heb müziğiyle, hep doğusuyla, her yönüyle. şimdi aklıma gelen fikirle bir ampul yanar gibi başımın üstünde, ama o ellerinde tuttuğu ampulü bile sevdiğimiz alternatif akımla yakardı, o zaman akımın alternatifi ne işe yarar eller olmasa?
hiç. demek ki, her şeyden emin olabiliriz ama emin olduğumuzdan emin olamayız. biz en iyisi puslu kıtaları yine sevelim ama rendekar'ı boşverelim, aklımızdan geçenler köşelerde birikmiş dogmalara bir alternatif oluşturmadıkça, nassı olsa aynıdır de geçeriz, bütün düşüncelerimizin suçsuzluğuna bütün kalbimizle inanırız. oysa masumiyetimizi ispatlayabilmek için elimizde yeterince kant yok, bir gün olduğu zaman, yeterince hafifledikten sonra mesela, bekleriz. biz derken, nous..
nous revenons, qui que nous sommes..