Yaz (ben yazma bilmem demeye hakkımız yok artık) kızım (sana söylüyorum ve bilhassa sen anla istiyorum), gereğince (başucu kanunumuzun 489.maddesi ya da ona benzer birşey) düşünüldü (aynı tarz ve her zamanki gibi göğe bakarak) ve (iki ismi birleştirmek için kulanıldığında bir bağlaç olarak çok etkilidir) ilki (duvarımızı süsleyen süslü yazılı iran halısı) kadar (bir harf ile ne güzel değişen hayatlar) etkileyici (şüphesiz ki şair burada bayana seslenmiş) olmayacağını (kalbini açıp baktın mı ya rimbaud?) bildiği (ama bunları paylaşmadığın için kabahatlisindir aslında) halde (maddenin bilinen üç halinden yedincisi) aynı (yakin duran aynı elden bahsedilmektedir) suçu (üzerime gelecek bütün cezaları kabullenerek) ikinci (mehmetten başka kimseye yakışmayan bir sıra sayı sıfatı) kez (kaç kere defa demeye çalıştım ama olmadı) işlediği (tıpkı ellerinde şekillenen bir kanaviçe gibi) tespit (taneleri her dokunuşta saçılan dokuzyüzdoksandokuzlu model) edilen (teşhis için suçlunun en samimi dostunu bekliyoruz efendim) yazara (sonuna a eklenen kelimeler ağırlaşıyor gibi geliyor) kendisini (düşündükçe küçüldüğünü hissettiriyor olmalı) buna (belki bu da bizim rita hayworth posterimizdir) yönelten (çok güzel yol levhaları varmış ve aynı yönü gösteriyorlarmış) sebepler (iki oda bir salon küreyi çepeçevre sardığımızda) ve (işte yine aynı ’vav’ın ‘ve’si) yüzündeki (çizgili kağıt kullanmadan da düzgün yazabiliyorum) gülümsemenin (tarih bu anı da muhakkak hakkıyla kaydedecektir) nedeni (sadece kitap bir adamı gülümsetebilir mi?) soruldu (yeni sorgu yargıcımız melek gibi bir insan). Cevaben (önce soruyu görme ihtiyacından mütevellid) denildi (durumu daha açıklayıcı olması için frenk dilinde) ki (est cette petite fille?), cemiyetimizde (İstanbullu Kalender Entelektüeller Derneği) güzel (çok renkli ve pek havalı düşünce balonları) olanın (balonların içine ama da kuvvetli nefes basmışlar) peşinden (uçurtmaları takip eden uzun kuyruklar gibi) ısrarla (herhangi bir teklife mahal bırakmaksızın) gitmek (ancak peşinden olduğu müddetçe makbuldür) gerektiğine (asıl yeter şartı sağlamayan gereklilikler konumuz haricidir) samimiyetle (dakikada üçyüzotuzüç vurduğu kaydedilmiştir) inanılır (ah evet aynı şeyi düşünüyoruz elbette), çantasında (ben senin Louis-vuitton olma ihtimalini sevmedim) beğenilme (burada jüriden bahsetmeyi unutmuş olmalıyım) kaygısı (zaten umut kaygıyı tek hareketle gömer) taşımadığı (isimden daha ağır bir yük bilmiyorum) için (dikkat kolay yanabilir) ilk (adam gibi yük kaldırabilme arzusu) gördüğüm (ben hiç başka tarafa bakmadım) anda (sen de o an’da an’ladın mı?) beğendiğim (filmlerden seçmek muhakkak suretle yasaklanmalı) bir (ama tek manasında olsun lütfen) kız (bir eline puantiyeli şemsiye şart) gibi (burada başka yazılara gönderme gelebilir); kaleminden (mürekkebin tuzları kağıda iz bırakıyor tavsiye ederim) kan (parmak uçlarına kadar gidiyor bak) damlamayan (yağmurun damlacık değil sel şeklinde göründüğü) bir (irrasyonel sayılar kümesinden alınmıştır) yazar (kendimizi yazarken haşa huzurdan) olarak (çünkü yazar olarak deyince oluverir) benim (şimdilik sadece kendimi kastetmiş olabilirim) için (nasıl olacak da prada ile bir olacak?) ilk (havaya verilen ilk nefes) okuyuşunda (daha okula gitmeden öğrenmiş diyorlar) tecvidi (bir kahraman olarak bonapartec, veni, vici, vidi) tutturan (çünkü okuldan işe kadar her şey şans oyunu gibi) okur (içinden derin ve yüksek frekanslarda) da (evet rus edebiyatını çok seviyorum), kulakları (bugüne kadar gözler yüzünden hep arka planda kalmışlar) çabuk (işte bu düşüncede selim ışık hızına denktir) ısınan (elektrikli cihazlar öngörülenden çok daha çabuk ısınırlar) bir (iki parmağı birleştirir gibi iki kişi) adam (doksan derece ve bindörtyüzkırk dakika) olarak (ağacında mevsimi gelince elmaların olması gibi) ilk (eğer öncekileri saymamak gerektiğini anlamışsak) dinlediğimde (en çok da sessizliği dinleneyi severim) duyduğum (sesi dağlardan duyamayacağıma göre) huzur (saatleri ayarlamanın verdiği tarz) da (Dosto Gogol Puşkin Tolstoy bi de elbette Gonçarov) vazgeçilmezdir (edebiyatın hayatımıza med cezir etkisi); kitapları (onların ilgisini çekmeyenlerden bahsediyorum) arka (görünmeyen yönünü göstermesi gerektiğini düşünüyorum) kapak (denize atılan şişelere tuzlu su girmemesi için) yazılarından (o kadar çok ki kırkta birine talibim) değil (ve öyle olmamalı da zaten) de (ki) ilk (genellikle adının altına yazılıp altına adın yazılır) sayfa (yazı tipi kaç olursa olsun kağıdın büyüklüğüne bakınca birdir) notlarından (her zaman yıldızlı pekiyi bazen ise pekala yıldız) tanımak (bonjour je m’appelle comme elle), filmleri (itinayla sarılmış siyah beyaz bobinler) yönetmeninden (galiba bize bir şey anlatmaya çalışıyor) değil (kendi değillerimizi kendimiz yetiştiriyoruz) de (susmak bize sessizliğimizi bozduracak) yönelteninden (uzayı görüp de nasa’ya hayran olan astronotun hatasına düşmeden) dinlemek (ama neyi ama neyi?), en (mezhebimizin genişliğini gösterir) çok (bir sıfat olarak arttıramadığın tek şey az olmalı) da (kitabı okudum olay rusyada geçiyor) bir (bilhassa tek manasına geldiği zamanlardan) arkadaşı (bir arkadaşa bakıp çıkacağım olamaz mı?) onun (evrenin sıfırsız halini bir düşün) yoluyla (şehirlerarası otobüslerin izlediği yol doğruluğunda) tanımak (şimdi sokakta görsem kesin tanırım) benim (burada kişiselleştirilmiş bir mevzu olabilir) için (aynada gördüğüm aynı bana göre) göğsümde (kafes demek çok kolayıma geliyor) tıkanan (işte burada kelime bulmak zor) ama (sen olmasan nasıl açıklama getirecektim) sesini (sadece şarkılarda belli etmiyorum) çıkaramayan (oysa sabır ve iyi bir plan bizi buradan çıkarır) lal (ne çok şey anlatıyor değil mi?) bir (nev-i şahsına münhasır rakamımız) kelebektir (mayın metaforuna hiç değinmeyeceğim), kaburgalarım (ne bir fazla ne bir eksik) kanatlarını (uçmak için ihtiyaç duymadığını biliyorum) sıkıştırır (ve basınç artar aynı doğrulukta) ve (bu bağlacı çok sevdik bizim olsun mu?) böylece (belki diyorum olması gerektiği gibi) orada (beni de doğduğum yere gömün) kaldığı (hareketsizlikte de aslında yapılan iş vardır klasik fizikçiler halt etmiş) müddetçe (bu tarz zaman sınırlamalarını tasvip etmiyorum) sonsuza (zaten dünyaya yakışan bir sıfat değil) dek (aslında bir son olmayacağı için dek de olmamalı) yaşar (aslında bunu tam olarak bilememekteyizdir), çehremde (bir gün şahit olabilmeni isterim) beliren (mesela üzerimizde bir bulut gibi) tebessüm (yazarken bile insanı gülümsetiyor) ise (açıklamama yardımcı olduğum için sağol) kendisine (doğrudur efendim tahmin ettiğiniz gibi ta kendisi) şükran (şu an için elimden daha fazlası gelmiyor ama olacak) teşebbüsümdür (bence denemekten zarar gelmez), denildi (ve kayıt altına alınmış oldu) ve (noktalama işaretlerinden bile daha kıymetlisin canım benim) davanın (kafkanınkinden çok ama çok farklı olarak) ileri (yukarı yukarı ve ileri süperkahramanı) bir (belirlemesi güz bir gün) tarihe (kayıt altına alınmak kaydıyla elbette) ertelenmesine (tehir kelimesini daha sık kullanmalıyız) karar (bir tokmak sesi duymamız gerekmiyor muydu?) verildi (artık bu hepimizi zenginleştirsin isterim). O (ya da daha önceden kaydedilen bir vakitte) zaman (haydi ger varlıkla beraber okuyalım) sen (okuyor olma ihtimalini değerlendirince) de (dahi anlamında okurlar içindir) hiç (yokluktan kaçarcasına uzaklaşmak için) durma (yeniden koş yollarda gibi sözler) yaz (şimdilik kendi adınla başlayabilirsin) kızım (lütfen ellerin daha hızlı olsun), çünkü (artık açıklama yapmayı kesmem gerekiyor) çok (diğerlerine göre kıyasladığımızda) vaktimiz (birden başlayarak sayarsak oraya da geleceğiz) var (bizim bina yokluğun tam karşısına düşer) ve (seni daha fazla nasıl yüceltebilirim bilmiyorum ve) ben (bu satırların mütebessim yazarı) içimden (tıpkı aynı şeyi düşündüğümüz gibi) okumayı (kendimden başka ruhları da kafileye katıyorum) bilirim (ama hala söylemem diye beni sıkma n’olur).